21 Haziran 2007 Perşembe

nato, seçimler, pusulalar

chp, seçim bildirgesini açıklamış, pardoon seçim pusulasıymış adı.... yazıp yazmama konusunda biraz tereddüt ettim ama yalnızca bir başlığa dokundurup içimi rahatlatmak zorundayım! düzen siyasetinin ikiyüzlülüğünü ve teslimiyetçiliğini içim kaldırmıyor artık ve neredeyse gazete okumamya başlayacağım............

soL'da ilgili haberden bir cümle yalnızca...
"Ayrıca, bildirgede yer verilen "Askeri boyutu özel bir önem taşıyan 'Terörle Mücadele' konusu, NATO makamlarının ve ilgili NATO komitelerinin gündemine getirilecek ve NATO antlaşması çerçevesinde müttefik ülkelerin dayanışmasının sağlanmasına çalışılacaktır" şeklindeki ifadeler de, terörle mücadele adına Türkiye topraklarının NATO müdahalesine açılabileceği tartışmasını beraberinde getiriyor."
http://sol.org.tr/index.php?yazino=11908

KaFa Mı BuLuYoNuZ LaN BiZLe?

Sultanahmet Camiiiiiiinin (iyelik ekli olunca kaç "i" ile yazıldığını çıkaramadım) eski imamı Osman Nuri Bedir Bey'ler, ailemizin götünün şeriatsavar partisi CHP tarafından İstanbul 3. bölgeden milletvekili adayı gösterilmiş. zinhar haşa, lafımız yok, çok güzel çok hoş, yaşasın dostluk kardeşlik, milli birlik di mi? işte bütünselci kucaklayıcı yaklaşım... olma mı...

tabi bi de şöyle bir durum var: Bu "çağdaş" görüşlü imam kardeşimizin odasında şu an şeriatçılığı neredeyse resmi gazetede bilem yayınlanmış olan kadayıfzade Erbakan hazretleriyle birlikte çekilmiş fotoğrafları asılıymış düne kadar; yarından itibaren yeniçeri ağası Baykal efendininkiler asılır artıkın. asılmak demişken bi Yusuf Arslan vardı, ona noldu? hani şu islamcı bi aileden yetişip gomnist olduğu için asılan 6 mayıs 72'de... neyse... konumuza tornistan edelim...

ne diyoduk: hmmm evet, Nuri Bedir Bey... neydi? bu adam imamdı evet... açık görüşlü imam, cici devletimizi gomnistlerden, şeriatçılardan koruyan partiden aday olan... şeriat demişken... bilir misiniz bilmiyorum (uuu seksi oldu burası), şeriat bir devlet yönetim biçimi değil, dini oluşturan kurallar bütünüdür, osmanlıcadan gelmedir ve "islam dini, hak din yolu, aydınlık, ışık" gibi anlamları vardır. yani bu güzel kardeşimiz mesleği gereği "şeriatçı", demir işiyle uğraşanın demirci, tamir işiyle uğraşanın tamirci, ırk işiyle uğraşanın ırkçı (bu olmadı sanki...neyse) olduğu gibi, şer-i (osmanlıca: din kurallarına dayanan) işlerlerle uğraşan bu muhterem kardeşimiz de mesleği gereği, gayet doğal olarak, bir şeriatçı... hmmm, ilginçleşiyor gitgide...

biraz daha bakalım... bu güzel kardeşimiz, niye "eski" Sultanahmet camii imamı da, "halen" Sultanahmet camii imamı değil. imamlıktan emekli mi olmuş? hayır... şu an napıyor? Küçükçekmece ilçesi imam-ı azam camii imamı kendisi... hmmm, burası da normal değil... ne işi var koskoca Sultanahmet camii imamının Küçükçekmece'de?!? Biraz araştıralım... nasıl yaw? bu adam Sultanahmet camii'ndeyken, kız kuran kursu öğrencilerine tacizden, ve kendine yaptırdığı konut ve ilgili iç dekorasyon faturalarını kuran kursuna kestirerek yaptığı yolsuzluktan (kanıt isteyen için: bkz: 31.12.2003 tarih ve 2643 sayılı il onayı) dolayı hakkında soruşturma açılmış ve önce Çatalca'ya oradan da Küçükçekmece'ye sürülmüş!!! İmamlar memur statüsünde ve devlete bağlı olduklarından dolayı, yargılanamamış, sadece görev yeri değiştirilebilmiştir. (bkz. memur-in muhakemat kanunu - Nuh Mete Yüksel'in kurumun kaynaklarını kullanarak hatunun tekini çatır çatır biiiptiği videonun yayınlanmasına rağmen yargılanamaması ve sadece görevinden uzaklaştırılma yetinilmesi gibi, hatta daha sonra Ankara 1 numaralı dgm'ce hakkında basın yoluyla her türlü haber yapılmasının yasaklanması gibi). Bu arada, nası ya, imamlar devlete bağlı memur mu? evettt... ama laiklik, ama din, ama devlet, ama işler, ama ayrı, ama perhiz, ama lahana, ama turşu...

Ama niye CHP şeriatçı, tacizci, yolsuzluklara karışmış bir imamı, hem de İstanbul'dan aday göstersin ki?!? Hmmm, burayı da bir düşünelim: bu herif (küçük kızları ellediğini öğrendiğim için artık "kardeşimiz" demiyorum dikkat ederseniz) kaçıncı bölge'den aday olmuş? İstanbul 3. bölge'den... bu bölgeye hangi ilçeler dahil: Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Büyükçekmece, Çatalca, Esenler, Güngören ve Küçükçekmece... Burası da ilginç, buralar normalde çoğunlukla varoş olarak tabir ettiğimiz, ve -hani bizim gibi okumuş etmiş adamlar değiller ya(!)- AKP'nin kalesi cahil kesim olarak tanımlanan, çoğu düşük gelirli olduğundan genel olarak 'elit aydınlarımız' tarafından hor görülen bir kesim. Bu kesimin genel olarak "Anadolu'lu" bir yapısı olduğu için dini duyguları hassas. Sömürülmeye müsait. Hani AKP'nin bu yolu kullanarak oy topladığını söylediğimiz ve bunun için eleştirdiğimiz. Çünkü din üzerinden siyaset olmamalı yapılmamalı. Siyaset dediğin laik, demokratik partiler ve siyasetçiler tarafından yürütülmeli, Aynı CHP gibi, hasskktttrrr sıçtık iyice karıştı, bu herif CHP'den aday oldu!!! ama ama tamam anladım, bu herif aynı zamanda tacizci ve hırsız olduğu için, dinci sayılmaz, çünkü bunlar dinde yasak... zaten laiklik de "din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması", "çük ve devlet işlerinin" veya "hortum ve devlet işlerinin" birbirinden ayrılması gibi bi zorunluluk yok. tamam şimdi oturdu kafamda, oldu bu iş. sorun yokmuş, ben boşuna saçmalamışım. zamanınızı aldığım için özür dilerim... niyetim eleştirmek değildi zaten… zaten bu ülkede “laiklik elden gidiyo” demek fazlasıyla yetiyo, yüzbinlerce embesili çağlayana toplamak için…

tefrikanın farkında mısınız?

boşuna yırtmıyos kıçımızı "anarşi de anarşi" diye... insanı zorla politik ettiniz şerefsizim...

Naçizane bir öneri: Şevki Yılmaz DSP'den, Tansu Çiller TKP'den, Kemal Alemdaroğlu AKP'den, Doğu Perinçek MHP'den, Leyla Zana DYP'den (DYP? DP? her ne skimse... Mehmet Ağar'ın partisi olan), Hakan Şükür ANAP'tan, fetullah Gülen de Genç Parti'den aday olsun... milletçenek sevişelim kaynaşalım...

17 Haziran 2007 Pazar

Yine Politika

Genelkurmay'ın internet sitesinde önceki gece yayınlanan açıklama tam bir çılgınlık!

Yıllardır üzerine bin bir oyunun döndüğü Türk-Kürt çatışması tehdidi gerçek olmamalı.

Aynı topraklarda yaşayan halklar, birbirilerine karşı değil, onları yoksulluk ve acı içinde, savaştan savaşa sürükleyen, sırtlarında geçinenlere karşı tavır almayacak da birbirilerine mi düşman olacaklar. Yoğun bir sisin altında yaşıyoruz, yalanlarla dolu her yan…

Birlikte özgürce ve eşit bir yaşam umudunun yerine, ırkçı tehditlerin geçme ihtimali beni korkutuyor. Linç girişimleri, artan ölümler derken... Çok korkutuyor!

TSK’nın açıklamasına da; onun ardından gelen, bir çatışmanın önünü açacak, memleketi bölünmeye, uçurumun kıyısına sürükleyecek diğer destek açıklamalarına da öfkelenmekten kendimi alamıyorum.

yazının orjinal sahibi:f

CUMHURBAŞKANI’NDAN ‘YABANCI MÜHENDİS YASASI’NA VETO

TBMM Genel Kurulu'nda 25 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5665 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 7. ve 8. maddeleri Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edildi. Kanun’a ilişkin TMMOB çok sayıda eylem ve girişimlerde bulunmuş, kamuoyu tepkisi rağmen seçim kararı alınmasının ardından hükümetin son dakika girişimleri ile Kanun, TBMM Genel Kurulu’ndan geçirilmişti. Yasa ile yabancıların mühendis, mimar ya da şehir plancısı oldukları kanıtlanmadan Türkiye'de mesleklerini yapma, imza atma ve proje sorumluluğu taşıma olanağı sağlanmasını eleştiren Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto gerekçelerinin ayrıntılarına yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.

Ayrıntı için tıklayın

"Dünyanın enayisi Türkiye"

IMF'den kredi kullanan ülke sayısı 2007'de altıya kadar düştü. Türkiye'nin tek başına kullandığı kredi tutarı, kalan beş ülkeye verilen kredi toplamının 5,5 katı. IMF'nin verdiği kredilerin yüzde 85'ini Türkiye kullanıyor yani IMF'yi Türkiye ayakta tutuyor.

devamı için:

tıklayın...


yazının orjinal sahibi:f

15 Haziran 2007 Cuma

Felaket Habercisi

Bugünkü bir habere göre, akıma kapılan bir işçi yanık ve kırıklarla 12 saat boyunca ambulansta 10 hastane gezmek zorunda kalmış. Bu rezillik, Memlekette sağlık sisteminin geldiği noktayı gösterse de beterin beteri var.. Bu haberin, yeni uygulanmaya başlayacak düzenlemelerden önce yalnızca bir felaket habercisi olacağını düşünüyorum... Yalanın bini bir para...

İlgilenenler için:
http://sol.org.tr/index.php?yazino=11741

orjinal yazının sahibi: f

7 Haziran 2007 Perşembe

imtiyazlı dostlarımıza...

Ben anlamiyorum Turkiye'nin AB cabasini.. hos bir sekilde kabul edilebilir olacagi da dusunulse yine de "imtiyazli ortaklik" taniminda AB'nin Turkiye icin dusundugu gelecegi anlamakta gucluk cekiyorum..Kendime su soruyu soruyorum donup dolasip ve AB uyesi ulkelerin ayni soruyu soracak kadar akilli olup olmadiklarini merak ediyorum.. Soru Su.. Biz zaten imtiyazli bir ortak degil miyiz?

Neden mi? Turkiye AB nin uyesi olmayip da Gumruk Birligi'ne dahil tek ulkedir.Farkli yorumlara acik bu uyelik,Turkiye'nin yararina mi olmustur yoksa,Gumruk Birligi anlasmasından dogan ve uzerine dusen yukumlulukleri hic sasirmayacaginiz bir sekilde yerine getirmeyen AB tarafindan Turkiye'nin gozunu boyamak icin onune atilmis bir parca et midir belli degil.

Neden mi? Butun uluslararasi organizasyonlarin icinde Turkiye,AB safinda yer aliyorken ve sayin AB bize gelip avrupa guvenlik birliginin icinde yer teklif ediyorken nasil oluyorda biz bu arkadaslarin ortagi olamiyoruz.

Neden mi? Turkiye butun spor dallarinda Avrupa bolgesinin icinde yer alir. Hatta ve hatta Israil bile Avrupa kultur bolgesinin icinde olarak algilanir. Peki sayin Fransa'nın cicegi burnunda baskani nasil oluyor da ilkokuldaki cocuklara bunu acikliyor merak ediyorum.

Neden mi? Egitim alt yapisi calismalarinda.. IASTE,AIESEC,ERASMUS, SOCRATES ve adini hatirlayamadigim sayisiz ortak paylasim ve degisim programlarinda Turkiye neredeyse yuzde yuz Avrupa bolgesine entegre haldeyken yine soruyorum bundan daha fazla getirisi veya Turkiye acisindan kazanc olarak atfedilebilecek nasil bir imtiyaz sunuyorlar kendileri acaba?

Neden mi? Avrupanin kurucu ulkeleri ile dis ticaret hacminin tavana vurdugu su gunlerde,onlar surekli bizden ucuza mal alip ayni mali kendi ulkelerinde etiketleyip yine fahis fiyatlardan satarken ve Turkiye gibi kuzu bir ulke bunu halihazirda kabullenmis gorunurken nasil oluyor da hala boyle bir teklif olusuveriyor o kendini cok essiz sanan akillarda?

Vallahi ben anlamiyorum.. bu konuyla ilgili siyaset olsun,yakin tarih olsun bulabildigim her turlu kaynaktan farkli bakis acilarini inceliyorum hicbir kitap veya kaynak bunu benim yorumladigimin disinda bir mantikta yorumlamiyor. Ancak ne zaman Televizyonu veya yuksek tirajli bir gazeteyi acsaniz aksi yondeki AB yandasi kritik veya yazilardan gecemiyorsunuz.

Birileri,ya biz he dedikce bizi kandiriyor.. ya da hakikaten biz boyle bir muameleyi hak ediyoruz.

Kuyruk acisi,baska tek soz bulamiyorum..

Imtiyazli AB dostlarimiza,

Saygilarimla..